Türkiye'nin en iyi haber sitesi
FUNDA KARAYEL

Vizyondaki ruhsuz kadınlar

Sahada ruhsuz top oynayan futbolculara alıştık da beyazperdede ruhsuz oynayan oyunculara hiç alışamadık. Son dönemde izlediğim yapımların neredeyse hepsinde; kadın oyuncularda bir ruhsuzluk söz konusu. Yönetmenleri ruhsuz oynamalarını istemiş olabilir mi acaba diye düşünüyorum ama hangi yönetmen bu donuk bakışlar ve ruhsuz oyunların karakterin inandırıcılığını yerle bir etmesine müsaade eder?

TUĞUTLU AŞIK GİBİ DEĞİL
Merakla beklediğimiz 'Delibal' filminde muhteşem bir aşk hikayesi işleniyor. Başrolde Çağatay Ulusoy ve Leyla Lydia Tuğutlu var. Çağatay, aşkı inanılmaz yüksek ve son derece başarılı bir performansla izleyiciye aktarıyor. Onu izlerken insan ister istemez aşkın ne güzel şey olduğunu sürekli düşünüp duruyor. Leyla ise gerçekten çok güzel bir kız, Çağatay ile de çok yakışmışlar ama yaşadığı maalesef aşk değil arkadaşlık. Dünyanın en sakin, donuk insanının bile aşkı yaşarken gözlerinin içi güler, parlar. 'Aşık insan şöyle olur böyle olur' gibi bir şeyden bahsetmiyorum, sadece aşkın inandırıcılığı için ruhsuz donuk bakışların olmaması gerekir. Eğer bir aşk güzel seyrediyorsa, onun olduğu yerde her zaman heyecan vardır. Çağatay'ın aşkını ilan ettiği, evlenme teklif ettiği, çiçek verdiği sahnelerde Leyla'nın bakışları hep aynı. Bir oyuncuda hiç mi duygu değişimi olmaz, o suratta hep mi hüzün olur! Lütfen olmasın. Hikaye izleyiciye geçti mi, geçmedi mi kısmına gelirsek; ben bu aşka inanmadım. Çünkü o aşkla bakan Çağatay'ın gözleri karşısında, ona donuk bakan bir karakter olmamalıydı. Şimdi 'Belki yönetmen böyle istedi' diyeceksiniz ama hiç sanmıyorum. Ali Bilgin son derece yetenekli, yaratıcı, mükemmel bir bakış açısına sahip bir yönetmen. İşini de büyük bir aşkla yapıyor, kamerasına gözleri parlayarak bakıyor ama maalesef oyuncusu güzelliği dışında parlamıyor.

LAWRENCE BAKIŞI

Hollywood'da korkarım ki yakında Lawrence bakışı diye bir şey ortaya çıkacak ve oyunculara bu bakış çalıştırılacak. Bu hafta vizyona giren, güçlü bir kadın hikayesinin işlendiği 'Joy'; Lawrence'ın eski filmlerindeki performansını aratmayacak cinsten bir film. 'Joy'; Bradley Cooper ile Jennifer Lawrence'ın da birlikte çalıştıkları dördüncü film. Jennifer Lawrence'ın bu donuk bakışlarının nedenini biraz da aynı kişilerle çalışmasına bağlıyorum. Her zaman baktığı yerden bakıyor karaktere; sanki kafasında bir önceki projesi var gibi. Bu filmde Lawrence'ı elinde bu kez okla değil silahla görüyoruz; hem de aynı bakışla tutuyor silahını. Ha ok, ha silah; inanın hiçbir fark yok çünkü Jennifer'ın canlandırdığı karakterlerin hiçbirinde duygu değişimi denilen şeyin zerresi yok.

KUTSUNA ÇOK ETKİSİZ

Vizyonun dikkat çeken ilk Türk-Japon ortak yapımı 'Ertuğrul 1890', seyirciden tam not aldı. Filmde erkek oyuncuların performansı çok başarılıyken maalesef kadın oyunculardan Shiori Kutsuna, hiçbir performansıyla öne çıkamadı. Japon oyuncunun bakışı için donuk diyemeyeceğim, gözlerinden dolayı bu konuyu tam analiz edemedim(!) Yalnız hikayeye hangi oyuncu ne kadar etki etti diye bir anket yapılsa; Shiori Kutsuna listeye bile giremeyecektir.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA